…Şimdiyse suçluluk duygusunun hiçbir nedeni olmadığını düşünüyorum. Bazıları doğarken suçluluk duygularıyla doğuyor. Bazılarının payına ise bu duygudan hiçbir şey düşmüyor. Doğuştan suçluluk duygusu edinemeyenlerin tek korkusu var: Cemaatten ayrı düşmek. Bunun için herkes gibi düşünüp herkes gibi yaşamak yeter. Suçluluk duygularıyla doğanlar ise işlemedikleri suçlarla da dertlenir, yalnız yaşar, yeraltından ve romanlardan hoşlanırlar. Sonunda onların asıl suçu, duydukları bu suçluluk duygusu olur. ”Allah’ım ben bunu niye yaptım!” demeye başladığımız zaman , daha yalnız ve daha zengin bir ruhsal hayat bizi bekler. Tasavvuf ya da Dostoyevski ile biraz ilgilenenler derin ve zengin kişiliğin ”Suçluyum” demekle kurulacağını bilirler…
Beni alıp öyle yerlere bırakıyor ki Orhan Pamuk; kararlılıkla açıklanmaya başlanan zorlu bir gerçeğin boğaza kelimelerin düğümlenmesiyle hık diye kesiliği o anlardaki gibi kalakalıyorum. Alım mora dönüyor, dermanım kesiliyor büsbütün. Ahh ne iyi! ”Ben bir Ayten’dir tutturmuşum, ah ne iyi!” diyen Ayten şairi geliyor aklıma. Ben bir suçluluktur tutturmuşum… Müebbet yiyen tüm mahkumların suçunu üstleniyorum. ”Şefkatimiz katilimiz oluyor” diyor Can Dündar, buna katılmıyorum. Boşluğa efsun bırakıyorum. Kendi kendimi deşmeyi seviyorum. Kendi kendimi kanatmayı…
Kürk Mantolu Madonna’nın Raif Efendi’sinin yalnızlığını duyuyorum, içi boşaltılmış, vakitsiz yalnızlığını.
Yusuf Atılgan’ın Aylak Adam’ı çıkıyor gizlendiği yerden, sinemadan yeni çıkmış, başlıyor dem tutmaya:
”Biliyorum sizi. Küçük sürtünmelerle yetinirsiniz. Büyüklerden korkarsınız. Akşamları elinizde paketlerle dönersiniz. Sizi bekleyenler vardır. Rahatsınız. Hem ne kolay hatırlıyorsunuz. İçinizde boşluklar yok. Neden ben sizin gibi olamıyorum? Bir ben miyim düşünen, bir ben miyim yalnız?..”
Yusuf Atılgan’ın Aylak Adam’ı çıkıyor gizlendiği yerden, sinemadan yeni çıkmış, başlıyor dem tutmaya:
”Biliyorum sizi. Küçük sürtünmelerle yetinirsiniz. Büyüklerden korkarsınız. Akşamları elinizde paketlerle dönersiniz. Sizi bekleyenler vardır. Rahatsınız. Hem ne kolay hatırlıyorsunuz. İçinizde boşluklar yok. Neden ben sizin gibi olamıyorum? Bir ben miyim düşünen, bir ben miyim yalnız?..”
Sanki dermansızlıktan dizlerinin üzerine çökmüşte öyle soruyor gibi geliyor son soruyu.
İçimi oyuk oyuk oyuyor.
Çeviriyorum sayfayı.
İçimi oyuk oyuk oyuyor.
Çeviriyorum sayfayı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder